
CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA
Dr. Sadık ÖZEN
1OO YILIN ÖZETİ
-I-
Atamızın emaneti, varlığımızın en büyük güvencesi.
Milletimizin büyük onuru, gururu, umudu ve haysiyeti
Yarınlarımızı aydınlatan hiç sönmeyecek kutsal ışık,
Şehitlerimizin uğruna döktüğü asil kanlarının bedeli,
Kuva-ı Milliyeciler’n eşsiz eseri Şanlı Cumhuriyetimiz !
Hiç kolay olmadı kuruluşun; ne şehitler verdik senin için,
Yedi düvelin hainleri toplanıp çok uzaklardan geldiler,
Düşmanla savaşırken Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları,
Satın aldılar Sevr’i imzalayan Damat Ferit ve itlerini.
“Din elden gidiyor” fetvalarıyla kandırdılar milletimizi.
Kurtuluş Savaşı’nda kanını döküp şehit olurken askerlerimiz,
İçimizdeki hainler büyüklü-küçüklü tam 31 iç isyan çıkardılar
Dinimizi kurtarmaya çalışıyoruz diye yalanlar uydurdular
Bunların kimi İngiliz Muhipleri üyesi, kimi de Fransız ajanıydı.
İhanet ederken vatana ne Allah’tan korktular ne de kuldan utandılar
Ne yazık ki hala ayaktalar bu bölücü ve ayrılıkçı hainler takımı
Kimileri tabulaştırıldı, kamu kuruluşlarına verildi isimleri,
Kimilerinin de “Üstad” ve “Veli” diye meydanlara heykeli dikildi.
Sonunda, tümü terör örgütleriyle birleşti bu hain cemaatlerin.
Bu hainler ki; Cumhuriyetimizi yok etmeye dikmişlerdi gözlerini.
Bir taraftan isyanlarla uğraşırken Mustafa Kemal ve arkadaşları,
Doğudan başlayarak büyük bir kalkınma hareketi başlatmışlardı
İlk olarak Demiryolları inşaatına başlandı Erzurum-Aşkale arasında
Köprüler, menfezler yapılıyor, yollar açılıyordu büyük bir hızla,
Halkımız da bedenen ve içtenlikle çalışıyordu bu hizmetlerde.
Bu çalışmalardan rahatsız olmuşlardı bölgenin feodalleri,
Halkı kendilerinin kölesi sayan ağaları, beyleri ve derebeyleri
Çünkü doğu kalkınır, ulaşım sağlanırsa sona ererdi saltanatları
Bu nedenle çalışanları korkuttular ve bölgeden kaçırdılar
Gündüz yapılanları gece karanlık basınca dinamitlediler.
Mustafa Kemal’i yok etmek için İzmir‘de Suikast düzenlendi,
Bu suikast Cumhuriyetimizi yıkmak için tertiplemişti.
Gerçekleştirilemedi Yüce Allah’a binlerce şükürler olsun ki..
Türk Ulusu hem Atasını korudu hem de kurduğu Cumhuriyeti
Alçak hainler hesaplarını İstiklal Mahkemesi’nde verdi.
Ama hiç bitmedi hainlerin öçleri, istekleri ve kötü emelleri,
Sürekli fırsat aradılar iki yakın dostun açmak için aralarını
Yalanlar uydurdular, iftiralar attılar, her yolu denediler,
Ama bir türlü beceremediler, çünkü gerçekti dostlukları onların;
Kişilikleri, sevgileri bağlılıkları, yakınlıkları da içten v candandı.
1923’den beri hiç değişmemişti hedefleri din yobazlarının,
1950’lerden sonra söylenen “Siz isterseniz Hilafeti geri getirirsiniz”
sözleri gerici ve yobazlara yeni umutlar verdi.
Emperyalistler, dikta hevesli, ayırımcı, partizan ve intikamcılarla birleşti.
Dostluk adı altında el ele verildi, planlar kuruldu, paralar döküldü;
El altından, karşı devrimci ve bölücü teröristler yetiştirildi, eğitildi.
Hala aramızda, o hain iç isyanlarda ölenlerin öcünü almaya kalkanlar var;
İsyancıların amacının Cumhuriyetimizi yıkmak olduğunu düşünmeyen,
Cumhuriyet Devleti’nin isyancı yakınlarından özür dilemesini isteyen,
30’lu-40’lı yılların partisi olmayacağız diyerek devrimleri görmezden gelen
Sabiha Gökçen Havaalanı adının değiştirilmesini öneren siyasiler…
-II-
Sen yokken biz ne idik ve kimdik, kul mu, ümmet mi, köle mi bilmezdik.
Sayende vatandaş olduk, kadın-erkek eşitlendik, varlığımızın bilincine erdik
Öz alfabemize kavuştuk, gerçek dilimizi, millet olmanın şuurunu öğrendik,
Sen yaşattın bize insan olmanın güzelliğini, onurunu ve haysiyetini.
Atamız, Silah arkadaşları ve Aziz Şehitlerimizin emaneti Şanlı Cumuhuriyetimiz.
Esaretten kurtaran sensin ulusumuzu, seninle kazandık bağımsızlığı,
Egemenliğimize sayende kavuştuk, hür olmanın tadına seninle vardık.
Kalelerin burcuna sen diktirdin Bayrağımızı, sen yazdırdın istiklal Marşımızı.
Kurtuluş Savaşıyla yırttık Sevr paçavrasını, sen sağladın Lozan Antlaşması’nı
Muasır medeniyet seviyesine seninle ulaştık Sevgili Cumhuriyetimiz.
Seninle aldık çağdaş dünyada yerimizi, seninle yaptık Devrimlerimizi.
Kültürümüzden; cüppe, şalvar, külah, kara çarşafı çıkardık ve peçeyi attık.
Çağdaş dünyada Cumhuriyet kadın ve Türk erkek profilini yarattık.
Dünyada ilk kez biz verdik kadınlarımıza seçme-seçilme haklarını,
Onları eşit kıldık erkeklerle, ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtardık,
Dev adımlar attık seninle, gece-gündüz-tatil demeden çalıştık,
Dişimizi tırnağımıza taktık, Kapitülasyon belasını üstümüzden attık.
Osmanlı’dan kalan tüm borçları üstlendik, kuruşun kadar ödedik.
Hep dik tuttuk başımızı hiç kimseye ve namerde boyun eğmedik.
Bütün bu değerlerimizi sana borçluyuz Şanlı Cumhuriyetimiz..
Seninle hurafelerden kurtardık dinimizi, Hilafeti kaldırdık,
Tekkeleri, zaviyeleri kapattık, dinimizi sömürüden kurtardık.
İnanç hürriyetini getirdik, gerçek İslamiyet’in temelini attık,
Yüce dinimizi orta çağın karanlığından gün ışığına çıkardık.
Demokratik, Laik, Hukuk sistemi ile İnsan haklarını gerçekleştirdik.
Bize milli birliğimizi kişiliğimizi kazandırdın, Ulus Devlet yaptın,
Yolumuzu açtın, geleceğimizi aydınlattın, önümüzü görmemizi sağladın.
Türklük’ü Acem ve Araplar’ın etkisi ve esaretinden kurtardın.
Gönül bağımız, tutkumuz, irademiz, sevgilimiz, büyük aşkımız
En büyük huzur ve güven kaynağımız Sevgili Cumhuriyetimiz !
Hür olmanın koşulu ekonomik bağımsızlıkla sağlanır dedin,
Büyük Atatürk’le birlikte Ulusumuzu bu gerçeğe yönlendirdin .
Demiryolu-Karayolu-Barajlar yaptık, Fabrikalar-Hara’lar açtık,
Ürettik, yetiştirdik, hizmeti halkımızın ayağına getirdik,
Ülkemizi emperyalistlerin tekelinden çıkardık Aziz Cumhuriyetimiz.
“İstikbal göklerdedir“ dedi” Atatürk, başımızı göklere çevirdik;
Türk Hava Kurumu ve Türkkuşu’nu kurduk,
Uçak Fabrikası açtık. Denizciliğe önem verdik,
Donanmamızı yeniledik, güçlendirdik.
Yaptığımız İHA, SİHA ve Denizialtıarla tüm dünyaya parmak ısırttık
Yerli ve Milli silah sanayimizle övünülecek dev adımlar attık.
Yeni buluşlarla ülkemizi çağdaş dünyanın üst düzeylerine taşıdık,
Çağdaş Teknoloji alanındaki başarımızla gelişmiş ülkelerle yarışa çıktık.
Pek çok konuda Batı’yı gerilerde bıraktık, onları şaşırttık ve kıskandırdık,
Beklenmedik bir anda dünyanın en büyük söz sahiplerinden olduk.
Bütün bunları senin sayende başardık üstün faziletli Cumhuriyetimiz !
Başarılarımızla her gün biraz daha büyüdük, yükseldik, güçlendik,
Söz sahibi olduk, düşmanlarımıza meydan okuduk, içlerine korku saldık.
Komplekslere girdiler, uykuları kaçtı, panik atağa kapıldılar,
Bizimle cephelerde tek başlarına çıkamayacaklarını hatırladılar,
Eski yıllardaki gibi, bize karşı yeni bir husumet cephesi kurdular.
-III-
İçimizdeki yobazlar Cumhuriyete karşı “Cemaat” adıyla birleştiler.
Kurdukları kumpaslarla, “Allah’ı, Allah ile aldatmaya” kalktılar.
Siyaseti camilere soktular, Atatürk ve Laikliğe karşı hutbe okuttular.
Cumhuriyetimizi yıkmak için, bir kalkışmanın ön hazırlıklarını yaptılar.
Kumanda kademesini Feto ile ABD’nin Pansilvanya eyaletine taşıdılar.
1950’lerde başlamıştı ihanetleri, dindar görünerek aldatacaklardı milleti.
Dış ülkelerde “Türkçe konuşan okullar” açtılar, duvarlara Atatürk resmi astılar.
Vatansever insanların sırtlarını sıvaszladılar,
Türkçe Olimpiyatlar yaptılar.
Devletimizin zirvesinde görev yapmış kişilere onur plaketleri dağıttılar.
Dini ve Milli duygularımızı kullanarak halkımızı fena şekilde kandırdılar
FETO ve yandaşları, devlet içinde bir “Paralel Devlet” yapısı yarattılar.
Orduya, Yargıya, Üniversite’ye, Basına ve devletin üst kurumlarına el attılar,
Ergenekon, Almanak, Casusluk gibi isimler altında uyduruk davalar açtılar.
Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Atatürkçü, Laikleri ve kendilerinden olmayanları,
Sorgusuz-sualsiz, uyduruk suçlamalarla gece yarıları “Silivri Zindan”’na attılar.
Yasaklandı “TC” amblemi, “ANDIMIZ”, “Ne mutlu Türkün Diyene” söylemleri, Milli Bayram kutlamaları, Fener Alayları, Anıtların ve Şehitliklerin bakımları,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’dan alındı, yerel yönetimlerin yetkisine bırakıldı,
Durup dururken Cumhuriyet Meydanların’daki törenlerin yerleri değiştirildi.
Bunların, Feto Kalkışması’nın alt yapı hazırlıkları olduğu bilinemedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı’ndan Genelkurmay Başkanına kadar sivil-asker Yüzlerce insan gece yarıları enselerinden tutulup götürüldü ve tutuklandı.
Kanserli kişinin hastane ve babasının cenazesine gitmesine bile izin verilmedi,.
Bu ne büyük acımasızlık, insanlık dışı ve inanılmaz bir şeydi Yarabbi !…
Hak, hukuk, adalet, özgürlükler ve insani değerlerin tümü sona erdirilmişti.
Bunların yerini Feto hainini kurduğu “Paralel Devlet yapısı“ almıştı
Ülkemizin her yanını amansız bir “Korku İmparatorluğu” sarmıştı.
Olanlara aklı başında kimse akıl erdirememiştı, yaşananlar dehşet vericiydi.
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz eline geçeni sebepli-sebepsiz tutukluyordu
Bu Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir olaydı, altında bir bit yeniği vardı.
Halkımızın dini duygularıyla oynandı, Laiklik’in dinsizlik olduğuna inandırıldı,
Dinci cemaatlerin uydurdukları yalanlarla cahillerin beyinleri yıkandı.
Geçmişi çağrıştıran örgütlenmelerle “Yeni Osmanlı Sevdalıları” yaratıldı,
Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet ve yaptığı devrimler kötülendi.
Cumhuriyete karşı ayaklananların ismi kent meydanları ve hastanelere verildi.
Yapılan özelleştirmelerle Milli varlıklarımız “Babalarının malı gibi” satıldı
ABD ve İngiltere ile ülkemizi zora sokan 9 maddelik gizli anlaşmadan söz edildi
Milli birliğimizi zedeleyen ve ihanet anlamına gelen birtakım söylemler,
Gençliğin üzerine ağır baskı, biber gazları ve demokratik olmayan eylemler,
Yaralanalar, ölenler, meydanlarda elindeki palayı sallayarak dolaşan militanlar.
Askerlerimiz, aydınlarımız, bilim adamları, basın mensupları ve yazarlarımız
Üniversitelerimiz, Öğretim üyelerimiz, yargı mensuplarımız ve basınımız
Tarihimizde benzeri görülmemiş usullerle baskı alına alındı ve tutuklandılar.
Kimileri kokutuldu, kimileri de siyası çıkar, mevki-makam vaadiyle kandırıldı.
Şükürler olsun ki gerçek anlaşıldı sonunda, suçsuzlar Silivri Zindanımdan çıkarıldılar.
Olumsuzluklar doruğa tırmanırken, Feto’nun foyası meydana çıktı birden.
Galiba MİT önemli bir istihbaratıyla devletin zirvesini bilgilendirmşti.
Bir anda ”Devlet içinde devlet olmaz”, “Aldatıldık” sözleri gündeme geldi
Durum anlaşıldı; “Paralel yapı” dan söz edildi ve “At izi, it izine karıştı” denildi.
Ne yazı k ki “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş”, Hain Feto “Kalkışma”yı başlatmıştı .
– IV-
15 Temmuz günü tam yatsı vakti, Atatürk Köprüsü aniden trafiğe kapatıldı.
Önce herkes anlamadı ne olduğunu, olası bir uygulama olduğun sanıldı.
Sonra köprüden başlayarak ülkenin her yanında silahlı çarpışmalar başladı;
Silahlar patladı, uçaklar havalandı, TBMM, Genelkurmay ve Saray bombalandı,
Feto’nun ihaneti anlaşılınca Türk Milleti Cumhuriyetini savunmak için ayaklandı.
Ne olduğu anlaşılamamıştı başlangıçta, hatta ordunun ihtilal yaptığı sanılmıştı.
Cumhurbaşkanının açıklamasıyla durum aydınlandı ve Türk Ulusu coştu.
Halktan ve askerlerden kendisini tanklarıın önüne atarak Şehit olanlar oldu.
Türk Milletti şahlandı, canını vererek Cumhuriyetimizi ve Devletimizi korudu,
Böylece tarihte dost ve düşmanların unutamayacakları yeni bir sayfa açıldı.
Feto alçakları saklanacak delik aradılar ve tebdili kıyafet yaptılar, peruk taktılar,
Sahte pasaportlarla ülkeden kaçtılar kimileri, kimileri de yataklık edenlerde saklandı.
Hepsinin de gidecekleri yer aynıydı, ABD desteğindeki Feto’nun Pansilvanya Eyaleti.
Arkasından büyük bir Fetocu avı yşandı, suçlular saptanıp tutuklanmaya başladı;
Bu arada “Sap ile saman birbirine karıştı”, “Kurunun yanında yaşlar da yandı.
İşten atılan ve tutuklananların sayısı yüzbinleri buldu, ne yazık ki kökleri kurutulamadı
Aradan 6 yıl geçmesine rağmen operasyonlar devam ediyor, Fetocular yakalanıyor.
Durum “Paralel Devet Yapısı”nın ne kadar kök saldığını ve güçlendiğini gösteriyor,
Tam bir Ayrık otu gibi sarmış etrafı, Hain Feto Terör Örgütü’nün alçak militanları.
Cemaat ve Tarikatlar bertaraf edilmeden, kolay olmayacak bu köklerin kurutulması.
Hak-hukuk tanımıyor, Uluslararası hukuk ve Demokrasiden söz eden Emperyalistler,
Ülkemize iade etmiyor yasalara karşın, yargılanması için Terörist Fetö alçağını. Yıkabilmek için Cumhuriyetimizi ve Devletimizi, fırsatlar arıyor PKK ortağı ABD.
Bir taraftan da “BOP Eşbaşkanım”, “Stratejik Ortağım” diyor, yüzü kızarmıyor.
Lozan Antlaşması, Ankara, Paris Antlaşmaları’na karşın 12 Adaları silahlandırıyor.
Ama biz aldırmayacağız; Emperyalistlere, Fetocular’a, Yunanistan’a, PKK’ya.
Biz Türk Ulusuyuz, kimseyi arkadan vurmayız, ikiyüzlülük ve kalleşlik bilmeyiz.
Zamanı gelince yumruğu vururuz tepesine, kurşunu alnının tam ortasına sıkarız.
Irkımızın en büyük özelliğidir bu, karşımızdaki düşman da olsa acımasını biliriz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözüdür ilkemiz.
Ulus olarak sonuna kadar sabretmesini biliriz, ama karşımızdaki haddini bilmezler
Çatlatırsa sabır taşımızı, kabarır ayranlığımız bir gece ansızın tepelerine ineriz.
Bunun örnekleriyle doludur dünya tarihi, Kıbrıs Barış Harekatı ve diğerleri…
Şimdi ABD’nin gölgesinde horozlanmaya kalkıyor Miçotakis ve Yunanistan,
9 Eylül 1922’de İzmir’de denize döküldüklerini hatırlamıyor, unutmuş görünüyor.
Bir taraftan ABD, bir taraftan AB, BM, Nato, PKK, Feto ve tüm Terör Örgütleri,
Tam elli yıldır savaşıyorlar bizimle¸ haince, kalleşçe ve insanlık dışı usullerle.
Köyleri basıp, gençleri kaçırıyor, silahsız halkı kurşunlayıp, mayınlar döşüyorlar.
Yetiştirdikleri canlı bombalarla toplu katliamlar yapıp insanları öldürüyorlar.
Amaçları belli, Emperyalistlerle birlikte Cumhuriyetimizi yıkmak, ülkemizi bölmek .
Oysa Emperyalistler iyi tanırlar bizi, tarihin eski–yeni dönemlerinden beri.
Sürüsü birden birçok kez toplanıp geldiler, hezimete uğrayıp geldikleri gibi gittiler.
Birinci Dünya savaşlarını, Kurtuluş Savaşımızı ve bunların her safhasını bilirler.
Sevr Anlaşması’nı Osmanlılarla nasıl yaptıklarını, sonra bunun çöpe nasıl atıldığını
Atatürk’ü, İnönü’yü, Lozan‘ı, Cumhuriyetimizin nasıl ilan edildiğini unutamazlar.
Son söz olarak diyorum ki bunlara; kendilerini atmasınlar yeni bir maceraya,
Feto’nun, PKK’nın, Yunanistan ve Miçotakis’in, AB’nin dolduruşuna gelmesinler
Topu birden toplansınlar, kendilerine güveniyorlarsa eğer karşımıza çıksınlar;
Ancak, Üçüncü Dünya Savaşı’nın felaketleri olacağını sakın unutmasınlar
Çünkü biz: Fatihlerin, Alpaslanların torunu, Mustafa Kemal’in askerleriyiz.
-V-
Atamızın emaneti, varlığımızın en büyük güvencesi.
Milletimizin en büyük onuru, gururu, umudu ve haysiyeti
Yarınlarımızı aydınlatan hiç sönmeyecek kutsal ışık,
Şehitlerimizin uğruna döktüğü asil kanlarının bedeli,
Kuva-ı Milliyeciler’n eşsiz eseri Şanlı Cumhuriyetimiz !
Ayrılıkçılara aldırma sakın, bir gün bitecektir bu hayasız akım.
Türk ulusu bir bütündür; bu vatanda yaşayanların tümü kardeştir,
Yoktur sağcısı, solcusu, muhalefeti, iktidarı, doğulusu, batılısı,
Lazı, Kürdü, Çerkezi, Abazası, Azerisi, Kıbrıslısı ve Kırgızı
Türk olarak, sırası geldiğinde hepsi de bilir el ele vermesini.
Birden uyanır uykudan, silkinip ayağa kalkar Türk milleti.
Ortaya koyar cesaretini ve dünyaya gösterir yiğitliğini.
Dur demesini bilir içimizdeki gafillere, bölücü hainlere
Gerekince yine sular şehitlerimiz vatan toprağımızı kanları ile
Asla yıktırmayız Cumhuriyetimizi, tümümüz can versek bile…
Sevgili Cumhuriyetimiz; verdiği sözde duran bir milletiz biz.
Yaptığımız andı kesinlikle yerine getiririz, seni korumasını biliriz.
Böldürmeyiz ülkemizi, yıktırmayız devletimizi, koruruz ilkelerini
Asla değiştirtmeyiz Anayasamızın temelindeki ilk dört maddesin
Senin uğruna, gözümüzü kırpmadan canımızı verir, şehadete ereriz.
Bütün dünya bilsin Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün Askerleriyiz.
Damarlarımızda Türk kanı dolaşır, korku nedir hiç bilmeyiz !
Vatan uğrunda ölmeyi ve şehit olmayı ise en büyük ise şeref biliriz.
Seni, ilkelerini, devrimlerini siyasetçilere asla çiğnetmeyiz.
Yüce Allah ve Ulusumuz önünde yaptığımız yemindir bu sözlerimiz,
Ulus olarak sözümüzde duracağımızı bilirsin Aziz Cumhuriyetimiz !
29 Ekim 2022