Hasta tamir edilmeyi bekleyen bir makina degil, iyilesmeyi, iyilik halini, yani sagligi bizatihi kendisi (doktor ve diger ilgili taraflardan yardim alarak) gerceklestiren bir aktordur . Acaba her gun, herkesin herkesle `agiz dalasinda bulundugu, herkesin herkese karsi pusuya yattigi, herkesin her gun daha fazla `otekiler` daha fazla `onlar` yarattigi, yarattigi az sayidaki `berikiler` ya da `bizimkiler` i surekli hipnotize ederek sozde kayirmak adina kotuluk ettigi, bilincten ve sevgiden yoksun bir toplumda adina demokrasi dahi desek, sagliktan soz edilebilir mi? Basta bireyin kendisi olmak uzere adi, meslegi, grubu, aidiyeti, kokeni, rozeti, uniFormasi ne olursa olsun, hemen hemen herkesten once kendisini, sonra da digerlerini hasta etmeye ugrastigi ve de genelde basardigi bir ulkede sagliktan ne kadar bahsedilebilir? BÜTÜNSEL TIP Bolunmus, parcalanmis, zedelenmis hicbir `butun`un saglikli oldugundan soz edilemez. Toplumu bireyler, bedeni de hucreler olusturur. Bireyi saglikli olmayan toplumda ya da hucresi saglikli olmayan bedende “iyilik”ten soz edilemez. Artik gunumuzde hayatin her alaninda oldugu gibi saglikta da care, parcalarla oyalanmak yerine butune yonelimde aranmaya baslandi. Buna butunsel tip` deniyor. Bir baska deyisle, artik organ yerine hucreye yonelmek gerektigi savunuluyor. `Butunsel tip` yaklasimini benimseyen hekimler, artik iki yeni acilim sunuyorlar: Birincisi hastaligin degil, hastanin tedavisi, ikincisi ise hastanin tedavi edilen edilgen oge degil, tedavi eden, `kendi kendinin doktoru` olan etken ve aktif oge olmasidir. Hipokrat`in “Yasama bicimini degistirmeye hazir degilsen, sana yardim edilemez” sozuyle, asil rolun hastanin kendisinde oldugu uyarisi bugun daha da gecerlidir. Artik hem tum insanligin, hem de ozellikle Turkiye gibi ulkelerin insanlarinin onunde duran soru sudur: Acaba insanlar hastaliktan veya olumden korktuklari icin mi hekimlerin onerilerine boyun egiyorlar, yoksa hekimlere inanarak mi onlarin onerilerini uyguluyorlar? Peki hekim kendi rolunu oynuyorken ne kadar mutlu, ne kadar ozgur? ?imdi nefes alan herkese sormak lazim. Doktorlari istatistiklerin, primlerin, promosyonlarin uygulayiciligina zorlayanlar kimlerdir? Elinde saglik karnesiyle polikliniklerin kapisinda kuyruklar olusturarak, cogunlukla “bedava” oldugu icin doktoru ilac yazmaya zorlayan halk mi, bugun dunyanin buyuk bir bolumunde oldugu gibi, ulkemizde de sorulan “sozde sagligin”, “sanal saglik hizmetinin” sahibi, uygulaticisi olan cevrelerin katirini urkutmek istemeyen hukumetler mi, yoksa uygulanan senaryodaki rolunu yapmakta seceneksiz birakilan gorunur ve gorunmez bir sekilde buyuklerinden (!) devraldigi rutini uygulamaya zorlanan hekimlerin kendileri mi? Yoksa bunlarin hepsi mi? Kemoterapiye hayir mi? Dunyayi yoneten hakim gucler, insan yasamini daha da cekilmez bir duruma cevirmeden, Almanya`da yayinlanan aylik `Natur&Heilen` dergisinin Kasim 2005 sayisinda yayinlanan bir arastirma sonucunu yorumsuz iletiyorum: “Almanya`da doktorlara, kanser olmalari durumunda kendilerine veya sevdiklerine kemoterapi uygulanmasini isteyip istemeyecekleri soruldugunda yuzde 90`in uzerinde hayir cevabi alinmis.” Dunyanin en buyuk nufusuna sahip olan Cin`de artik bir ozdeyis olarak soylenen doktor tanimi inaniyoruz ki bizim icin de yol gostericidir: Mukemmel doktor, insanlari hasta etmeyendir. Ortalama doktor, baslamasi muhtemel bir hastaligi iyilestirendir. Siradan doktor da olusmus bir hastaligi iyilestirendir. Insani bir makina, hastayi da bozulmus bir makina gibi goren mekanik anlayis, elbette ki onu tamir edilmeye mahkum bir nesne olarak gorecektir. Oysa Dunya Saglik Orgutu, 1986`da Ottawa`daki `saglik` taniminda, sagligi bedensel ve ruhsal olarak tam bir iyilik hali olmanin yaninda, sosyal ve ekonomik olarak yeterli olmak ve ilerlemis yasinda da kendisine yetebilmek olarak tanimliyor. Bu tanimdan hareketle, hasta tamir edilmeyi bekleyen bir makina degil, iyilesmeyi, iyilik halini, yani sagligi bizatihi kendisini (doktor ve diger ilgili taraflardan yardim alarak) gerceklestiren bir aktordur. Insanlik, saglik soz konusu oldugunda kendisine giydirilen gomlegi hak etmiyor. Artik insanlar, birileri kolesterolun ilac gerektiren sinirini 200-250 mg/dL olarak belirledi diye, eriskin nufusun yuzde 80`inin birdenbire tedavi gerektirecek duzeyde hasta olmasinin mumkun olmadigini biliyorlar (Hartenbach) .. Kontrolsuz ve gereksiz yere kronik asidoza yol acici hastaliklara sebep olan tansiyon dusurme ilaclarini alan insanlar, egzersizin, dogru solumanin, dogru beslenmenin, dogru dusunmenin ve bunlari iceren bir yasam biciminin tansiyon yukselmesini zaten onleyecegini ne kadar biliyor? (Hecht). Ayyuka cikmis saglik sorunlarimizi cozmenin yolu, merkezi hukumetlerin dunden devraldiklari bozuk sistemi bugun daha fazla sozu edilen palyatif cozumleri devam ettirmede degil, bireyin yasama bicimine, anlayisina, cevresine, bireyin `kendisi olmak` bilincine saygi duyup katkida bulunmaktan gectigini kavramak gerekir. Bu yol elbette sadece ozgur kilmaktan oteye, onun sagligi ile ilgilileri (doktor, hastane, cevre, finans, egitim) ozgur kilmaktan da gecer. Yuksek teknolojinin yarattigi “electrosmoke” , kotu sehirlesme, sagliksiz konut, sagliksiz beslenme, asiri ruhsal yuklenme, stres, sosyo-kulturel ve sosyo-ekonomik yoksunluk, kucuk cikarlar icin toplumda yaratilan politik gerginlik, kotumserlik, ayrimcilik, kin, nefret, dusmanlik, kisisel cikar hirsi gibi olumsuzluklar, bireyi de toplumu da hem etkisizlestiriyor hem de hasta ediyor. Ister Hipokrat, Ibn-i Sina, Buda, isterse Yunus ya da Galen olsun hepsinin ogudu ayni: – Bugun sagliga az zaman ayirmayan, yarin hastaliga cok zaman ayirir. – Insana kendisini unutturarak tedavi edemezsiniz. – Genc, guclu ve saglikli kalmanin yolu engin olmaktan, bedenini calistirmaktan, temiz hava solumaktan ve nefsine hakim olmaktan gecer. – Insanoglu varolali beri bir doktor gorulmemistir ki birisini iyilestirmis olsun. Iyilesen kisinin kendisidir. Kisi sansliysa ve iyi bir doktora denk geldiyse eger, o doktor ondaki iyilesmeyi baslatir. – En iyi doktor, hastaya kendi doktoru olmayi ogreten doktordur. – En iyi doktor doganin kendisidir. Hastaliklarin yuzde 80`ini iyi eder. Ustelik de baska meslektaslarinin aleyhine konusmaz. Sozumuzu Yunan filozof Demokrit`in (MO 460-370) sozu ile baglayalim: “Insanlar Tanrilarindan surekli saglik diliyorlar. Ama bilmiyorlar ki, kendileri surekli sagliklarina zorbalik uyguluyorlar” . Dr. YA?AR YILMAZ Kur hekimi, Natur-Med YK Bsk.
Sosyal Medyada Paylaş