Seçim Neyi Halledebilir ki
Dr. Sadýk Özen
Bizde, bazýlarý gündem yaratmakta iyice üstat oldu. Bir de bakýyorsunuz, ülke yeni bir gündem maddesiyle çalkalanmaya baþlýyor. Görünen o ki, birkaç gündür, bazý çok bilmiþler ülkeyi yeni bir tartýþmanýn içine sürüklemek için karar almýþlar. Galiba bu beylerin cep harçlýklarý azaldý. Malum, her seçim dönemi bunlar için yeni bir rant kapýsýdýr. Hani seçim ekonomisi denen þey var ya; bundan en çok kimlerin nemalandýðý besbelli.
Ýktidar partisinden üç milletvekili ayrýldý ya. Ýþte bu, tam fýrsat. Suyu biraz bulandýrýverirsin; bir de bakarsýn ki oltaya okkalý bir balýk takýlmýþ. Nasýl olsa, gündemi belirleyenler bundan nasiplenirler. Zira, erken seçim ve baskýn seçim dönemlerinde bu hep böyle olmuþtur. Bir bardak suda fýrtýna koparmasýný bizden daha iyi bilenlerin olduðunu sanmýyorum. Ýsterseniz bir bilene sorun.
Yahu; akýl var, yakýn var. Üç yüz yetmiþ sandalyeli bir iktidardan, üç-beþ kiþi, hatta yirmi-otuz kiþi ayrýlacak olsa kýyamet kopmaz. Hele de, olaylara ve halkýn direniþine karþý bu derecede duyarsýz bir iktidarýn kýlý bile kýpýrdamaz. Bunlarý yazmakla, sakýn Erkan Mumcu ve arkadaþlarýnýn istifalarýný küçümsediðimi sanmayýn. Demokratik ülkelerde bu tür olaylar kesinlikle önemsenir ve ilgililerin kendilerine bir çeki düzen vermeleri gibi yararlarý da olur. Bizdeki durumu ise okurlarýmýn takdirine býrakýyorum.
Ben, iktidar yanlýsý falan deðilim. Bu iktidarýn da, sittin sene devletin baþýna çöreklenmesini savunmak gibi bir niyetim yok. Ama, biraz gerçekçi olmalý caným. Olmayacak duaya amin denmez ki ! Benim, bu konuyu ele almakla, kamuya anlatmak istediðim þeyler var. Hem de çok önemli þeyler. Okurlarýmla paylaþýrsam, bir vatandaþlýk görevimi yerine getireceðimi ve biraz da rahatlayacaðýmý düþünüyorum.
Bundan tam on yýl önceydi. 1995 yýlý erken seçim tartýþmalarýnýn yaþandýðý günlerdi. Konu ile ilgili bir makale hazýrlamýþ, ama yayýnlayacak bir gazete bulamamýþtým. Çünkü, o dönemde kentimizde bugünkü kadar çok sayýda gazete yayýnlanmýyordu. Basýn, her þeyin en iyisini kendisi bilenlerin tekelindeydi. Ve yazým da biraz zülfü-yare dokunacak sertlikteydi. Çok þükür ki, o günlerden bu günlere gelindi ve artýk düþüncelerimizi kamuoyuna yansýtabilme olanaðý bulabiliyoruz.
O günkü yazýmýn baþlýðý: “Seçimden Önce Seçim Yasasý ve Siyasi Partiler Yasasý” idi. Aradan geçen bunca yýla raðmen, o yazýmýn içeriðinin hiç deðiþmediðini görüyor ve bundan büyük bir üzüntü duyuyorum. Ýþte, gündemde yer almasý gereken asýl konu budur beyler ! Parti içi demokrasinin saðlandýðý ve lider sultasýnýn ortadan kaldýrýldýðý, vatandaþa özgürce seçme ve seçilme hakkýnýn tanýndýðý bir siyasi partiler yasasý ile vatandaþýn gerçek oylarýný sandýða yansýtacak ve gerçek bir çoðulcu demokrasinin varlýðýný ortaya koyacak bir seçim yasasý. Haydi buyurun, önce bunun saðlanmasý için elele verelim ve çaba gösterelim.
Haaa !… Bir de unutmayalým: ülkemizde gündemler, sadece ülkemizde yaþayanlarca saptanmýyor. Bunun bir de dýþ emperyalist güçlere dayalý odaklarý var. Kim bilir, belki de, geçen seçimlerde icazet verilenler artýk gözden düþmüþ ve yeni arayýþlar dönemi baþlamýþ olabilir. Meseleye bu yönden bakýlýnca, bugün için ciddiye alýnacak gibi görünmeyen bu seçim senaryolarýnýn daha ciddi boyutlarý olduðu düþünülebilir. Bu itibarla, yaðdanlýklarýn durumunu iyi deðerlendirmek gerekiyor.
Saygýlarýmla. 4 Mart 2005 Konyaaltý Gazetesi – Antalya
BASKIN SEÇÝM OLDU DA NE OLDU ?
Dr. Sadýk Özen
2002 yýlý ortalarýna doðru,, bazý siyasetçilerin çabalarý ve bazý medya gruplarýnýn pompalamasý ile ülke birden erken seçim havasýna sokulmuþtu. Seçimden kendilerinin kazançlý çýkacaðý hesabýný yapan bazý liderler, sanki “histeri” krizine tutulmuþ gibiydiler. Ýnatlaþtýkça inatlaþtýlar ve seçim naralarý atmaktan kendilerini alamadýlar. Ülkede bir kargaþa yaþanmasý umurlarýnda bile deðildi. Halk þaþkýnlýk içinde, umutsuz ve karamsar bir bekleyiþe girmiþti. Ýþin görünen yüzü; koltuðuna sýkýca sarýlmýþ, yaþlý ve saðlýksýz bir politikacýyý koltuðundan kaldýrma giriþimi olarak görüntülenmeye çalýþýlýyordu. Bu yüzden, yapýlacak bir erken seçime umut baðlayanlar ve hatta ona can kurtaran simiti gibi bakanlar bile vardý. Oysaki, iþin içinde daha çok baþka þeyler yer almaktaydý. Bir taraftan ülke içinden, bir taraftan da dýþardan yapýlan hesaplarýn haddi hesabý yoktu. Bu çevreler için, yaþlý siyasetçinin inadý doðrusu iyi bir bahane olmuþtu. Bir zamanlarýn efsane adamýna, her geçen gün biraz daha istenmeyen adam rolü oynatýlýyordu. Sonunda durum anlaþýlýr gibi oldu ama, artýk iþ iþten geçmiþti. Oyunun son perdesinin oynanmasý kaçýnýlmazdý.
Ýþte, bugün tezgahlanmaya çalýþýlan oyun da, iki buçuk yýl önce sahnelenen oyunun bir benzeridir. Sadece, gösterilen gerekçeler ve rol alan aktörler biraz farklý. Her zaman olduðu gibi, yine uzaktan kumandalý senaryolar yazýlýyor. Bu durumlarda, havayý iyi koklayanlarýn baþarýsý tartýþýlmaz. Bir taraftan gündem yaratýlýrken, bir taraftan da rant peþinde olanlar aranýp bulunuyor. Senaryonun odak noktasý, iktidarýn yumuþak karnýdýr. Her ne kadar eski görüþlerden uzaklaþýldýðý ve merkez saðda yer alýndýðý izlenimi verilmeye çalýþýlsa da, gerçekte tabandaki seçmenin görüþlerine uygun bir yol izlendiði apaçýk ortada. Zaten, baþka türlüsü de eþyanýn tabiatýna uygun düþmez ki.
Þu anda, ülkenin içinde bulunduðu durum kýsaca þudur: bir tarafta iktidara yaranmak için her þeyi toz pembe gösterme gayretinde olan goygoycular, bir tarafta da her þeyi olduðundan daha kötü göstererek felaket tellallýðý yapanlar. Aslýnda bunlarýn yok birbirinden farký, hepsi de çýkar hesapcýsý. Bence, sorumluluk sahibi olanlar þapkasýný önüne koymalý ve derin derin düþünmeli. Sonra da kendilerini gerçekten deðiþtirebilme çabasýna girmeli. Zira, körü körüne inatçýlýk etmekten ülkeye bir fayda gelmiyor. Bunun örneði iki buçuk yýl önce görüldü. Bu kadar deneyim yetmez mi?
Bu açýklamalardan sonra, iki buçuk yýl öncesine, yani 17 Kasýmlara yeniden dönelim. O gün yapýlan seçimler, seçimlerden karlý çýkacaklarýnýn hesabýný yapan hiç kimsenin iþine yaramadý. Hepsi silinip gittiler ve partilerini de neredeyse yok olma düzeyine getirdiler. Ama adamlar son derece piþkinler; bir kýsmý, tabanlarýna yenilgilerini unutturmaya çalýþýp çeþitli ayak oyunlarýyla tekrar partilerinin baþýna geçtiler, bir kýsmý da henüz unutturma süreci içindeler ve yeniden gelmek için yeni taktikler oluþturmakla meþguller. Yani bir kýsýr döngüdür sürüp gidiyor. Sanki, ülkeyi yönetecek baþkalarý yokmuþ gibi. Sanki bu görevler onlara babalarýndan miras kalmýþ gibi.
Bu durumlara bakýnca, insanlarýn mevcut yasalarla yapýlacak seçimler için ne umudu, ne beklentisi ve ne de güveni kalmýyor. Vatandaþ, ülkeye gerçek demokrasiyi getirecek yeni bir seçim yasasý ile siyasi partiler yasasýna kavuþmak istiyor. Zira, ancak o takdirde geleceðine güven duyabilecek. Yoksa; ister erken, ister baskýn, isterse normal seçim olsun neye yarar ki ! Seçimlerden önce ve hiç vakit geçirilmeden yapýlmasý gereken þey budur. Bu önemli konu, her seçim öncesi gündeme getirilir, nutuklar atýlýr, seçim beyannamelerine yazýlýr, vaatlerde bulunulur, sonra da unutulur. Daha doðrusu, adil bir yasa çýkarmak beylerin iþine gelmez. Çünkü, bir daha seçilememekten korkarlar. Ama, korkunun ecele faydasýnýn olmadýðý bilinmelidir. Halk, yýllardan beri sabýrsýzlýk içinde bekliyor. Seçimler yaklaþmadan bu konu ele alýnmalý ve çözüme kavuþturulmalýdýr. Gerisi laf-ý güzaftýr.
07 Mart 2005 Konyaaltý Gazetesi – Antalya