TORUNUM YARIN 18 MART’TIR
Orhan AFACAN
Sevgili torunum: bak yarın 18 Marttır. On sekiz Mart ne!
Bilmen ‘’Var Olman’’ için şarttır. Otur şöyle yanıma birazcık anlatayım. Dünü, günü, yarını birbirine katayım Kuruluşa gidelim biz ilk önce özetle Olacakları olmadan sen, çok güzel gözetle.
Bir çınar çıktı 1290 da Söğütten Güç aldı Edabali’nin verdiği öğütten- Dallandı, budaklandı, güçlendi, köklendi Sonra İstanbul’a fetih için yüklendi. Böylece Fetih hadisiyle muhatap oldu Fetihle, haclı daha çok kin, ıstırap doldu ‘’Cihan Devleti’’ oldu kaç asır ecdadımız. “Hasta Adam”a çıktı daha sonra adımız.
1453 ten 1915’e Gelibolu’yu verdiler Cehennemi bir ateşe Denizden, karadan havadan tam muhasara Hayatı bırak, ölüme bulunmuyor ara. Dedesiyle, babasıyla yan yana torunlar Canlarını alan oyuncakları, kurşunlar. Siperi, zırhı oldu yığılan boş kovanlar Mehter marşı söylerdi mermilerle, avanlar.. Ölümü bile yendi imanı, cesareti. Vatan aşkıyla bitti hayata esareti. Çocuk canıyla yaptı en güzel ticareti. Oldu “Kutlu asker“ diye resulün işareti.
Makberi değil O’nun Çanakkale Cenneti. Başındaki gül, Selv-i Resula şahadeti 18 Martta yeni bir çağ girilmedi Ne yaptılarsa da Çanakkale geçilmedi. Ağlama ki kalmasın şehitlikte gözyaşın Çanakkale ruhuyla sen ahirete taşın. Vatanı, hilali sözde değil özünle sev Emeğinin teriyle yıkanan, yüzünle sev. Aklın gözden dökülsün, dizde bağın çözülsün. Ruhun tenden sökülsün belin, başın bükülsün. İhramla, cüppeyle değil, kefen giyerek gez ‘’Cephedeyim, şehit oldum ben’’ diyerek gez. Vatan, bayrak aşkını tüm hücrelerinde sez ”Ömrünün Doktorası “ hazırlayacağın tez. Ecdadımız anlamış, çok iyi biliyordu. Maddede, manada lazım bir güçlü ordu.