**GENÇ KIZLARIMIZA ELEŞTİRİLER VE ÖNERİLER**
**Dr. Sadık Özen**
Kesinlikle sizleri kınamak için kaleme almıyorum bu yazımı. Sadece sizlere yararlı olabilecek bazı eleştiriler ve önerilerde bulunarak, hem size hem de toplumumuza ve ülkemize yararlı olabilme çabasındayım. Amacım işte bu. Siz de kabul edersiniz ki, toplumsal değerlerimizde önemli denilebilecek değişimler oldu. Hele şu Avrupa Birliği’ne girebilme hevesi geleneklerimizi altüst etti. Geleneksel aile yapımız bozuldu. Aile büyükleri ile çocuklar arasında uzlaşmazlıklar yaşanmaya başlandı. Gençler ailelerinden gittikçe kopuyor. Aileler de çocuklarının geleceğini yeterince düşünemez oldular. Ya aşırı baskılara dayalı, ya da tamamen denetimsiz bir aile düzeni oluşmaya başladı. Büyük küçüğünü tanımıyor, küçük de büyüğünü. Aile yaşamında alınmamış bir başıbozukluk hüküm sürüyor. Batıdan esen rüzgarlar, batının bütün pisliklerini taşıyor ülkemize. Bu batı özentisi bizi bilmem nerelere kadar götürecek? Böyle devam etmesi halinde bizi biz eden Türk Kültürü’ne tamamen yabancı hale geleceğiz. Kehanet değil bu, görünen köy kılavuz istemez. Üzülerek söylüyorum, yozlaşma daha çok genç kız ve kadınlarımızda görülüyor. Geçmiş yıllarda erkeklerde eleştirdiğimiz şeylerin daha kötüsünü onlar sergilemeye başladılar. Sorumluluk duygusu ve moral değerler günden güne yok oluyor. Giyimde/kuşamda, davranış biçimlerinde akıl almaz bir rahatlık var. Etekler kısaldıkça kısaldı, sırtlar, göbekler ve kasıklar açıldıkça açıldı. Kalça, kasık ve memelerin üzerine dövmeler yaptırılıyor. Henüz ergenlik çağındaki kızlar, yetişkin kadınlar gibi makyaj yapıyorlar. Bekareti koruma meselesi sorun olmaktan çıkıyor. Feminist yazarlar ve yandaşları bu konuda büyük başarı kazandılar. Bunun için ne kadar övünseler azdır. Bu başarıda televizyon, paparazi ve benzeri programları yapan medya mensuplarının katkılarını da yabana atmamak gerek. Hele de reklamların durumu ve etkileri. Para uğruna bütün etik değerler yok olmakta. Çıplaklık moda oldu. Parayı veren istediği kadını istediği kadar soyunduruyor. Bazı ekranlarda açıktan açığa pazarlama programları yapılıyor. Evlilik dışı yaşamlar artıyor. Henüz öğrenim çağındaki genç kızlarımız farkında olmadan kendilerini karanlık bir geleceğin içine atmaktalar. Bir taraftan sorumsuzluk, bir taraftan da yaşam koşullarının gücü her gün yeni olumsuzluklara neden oluyor. Aileler, çocuklarıyla ilgilerini yeterince sağlayamıyor ve onlardan her gün biraz daha uzaklaşıyorlar. Bütün bunların özeti ayakları üzerinde durmak oluyor. Oysaki bu sosyal bir çöküntüdür. Telafisi de kolay kolay mümkün olamayacaktır. Yolların ortasında, otobüs duraklarında sevişen ve öpüşenlerin sayısı gittikçe çoğalıyor. Eskiden utanma ve ar duygusu denilen değerler vardı. Bunlara yüz suyu denirdi. Ne acıdır ki artık yüzlerin suyu döküldü. Günümüzde en önemli değerler seksüel ilişkiler oldu. Otobüslerin içinde bile pervasızca sevişenler var. Çevre, bu durumlara tamamen duyarsız kalıyor. Tabii ki bir müdahale yanlış olur. Ama hiç olmazsa bunlara karşı hoşnutsuz bir bakış atılması gerekmez mi? Genç kızlar, bacaklarını, kalçalarını, göbeklerini, kasıklarını niçin bu kadar açıyorlar? Bu yerlerine neden dövme yaptırıyorlar? Göbeklerine küpe takmaktaki amaçları acaba ne? Bu konuları hiç düşünüyorlar mı acaba? Bu tür şeyler, kadınların erkekleri taciz anlamına gelemez mi dersiniz? Doğrusu bu konuda fikir üretmem zor. Ama bir hekim olarak tıpta “Tehir Hastalığı” denilen bir şeyin olduğunu biliyorum. Bu ise oldukça düşündürücü. Tehir hastalığı bu kadar yaygınlaşmış olabilir mi? Görünen o ki bu konuda adeta bir salgın yaşanıyor. Peki daha ilerisi ne olacak? Aksine giyim tarzını seçenlere de söyleyeceklerim var. Gerçekten inançlarınız gereği bir giyim tarzı seçiyorsanız buna saygı duyarım. Ama ne kendinizi, ne de kıyafetinizi siyasi bir simge olarak kullandırmayın. Eğer inancınız gereği kapalı giyimi seçmişseniz, bunun diğer koşullarına da uyun. Giysileriniz inancınızın bağlı olduğu etik kurallarıyla bağdaşmalı. Yani yollarda öpüşmemeli, otobüslerde ve vapurlarda sevişmemelisiniz. Aksine durum, temsil ettiğiniz etik değerlere ihanet olur ki aranızda bunu yapanlar var. Çizdiğim bu karamsar tabloyu ben yaratmadım. Sadece bir saptama yapmaya çalışıyorum o kadar. Ortaya koyduğum şeyler, her gün yaşananlar ve her gün karşılaştıklarımız. Çoğumuz tanık oluyoruz bunlara. İçimizde benim gibi düşünenlerin sayısının çok olduğunu biliyorum. Çünkü zaman zaman konuşuyoruz bunları. Tabii beni geri kafalıyla suçlayanlar da vardır. Ama benim böyle biri olup olmadığımı anlayabilmeleri için tanımaları gerekir beni. Bunu bilhassa vurgulamak isterim, kadın ve kızlarımıza karşı çok saygılı biriyim ve onlara büyük değer vermekteyim. Gördüklerim, sanırım bu yüzden, beni olması gerektiğinden daha çok rahatsız ediyor. Elimden geldiğince onları uğrayacakları kötülüklerden korumak istiyorum. Çünkü çevreleri onlara yol göstermek ve yardımda bulunmak isteyenlerden daha çok, onlardan yararlanmak isteyenlerle çevrili. Aile yakınları ise, çoğu kez benim buradan yazdıklarımı çocuklarıyla konuşabilme cesaret ve yeteneğine sahip değiller. Hem bir hekim, hem de yaşamını başını almış deneyim sahibi biri olarak onlarla daha kolay iletişim kurabileceğime inanıyorum. Yazdıklarımdan rahatsızlık duymamalılar. Verdiğim örneklerle onları incitmek istemem. Bu tablo içinde kendi yerlerini kendileri sapsınlar. Benim ne yapmak istediğimi o zaman daha iyi anlayacaklardır.
Şimdi gelelim önerilerime:
Kızlar, önce erkeklere fazla güvenmemeyi öğrenmelisiniz. Bu, hiçbir zaman erkeklere hiç güvenmemeniz anlamına gelmez. Ben size, sadece bu konuda dikkatli olmanız gerektiğini vurgulamak istiyorum. İçinde bulunduğunuz yıllarda genellikle bulutların üstünde uçarsınız ve her şeyi toz pembe görürsünüz. Ama hayat her zaman sizin gördüğünüz şekilde tecelli etmez. Engebeleri, yokuşları ve inişleri vardır. Hatta bazen ayak takılıp çukura bile düşülür. Arkadaşlık güzel şeydir. Sevgi ve dostluk da. Ama bunlar her zaman istenilen şekilde yürümez. Çünkü bunların yanında; yalan, vefasızlık ve ihanet denilen olumsuzluklar da vardır. Ve insanların bunlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu nedenle, çok dikkatli olun, geleceğinizi riske atmayın. İleride, bütün yaşamınız boyunca birlikte olacağınız insana saklamanız gereken çok özel şeylerin olduğunu unutmayın. Toplum; yalancı, kişiliksiz ve sözünde durmayan insanlarla doludur. Bilinçli olun. Sakın peşin ödeme yapmayın. En azından bir eşya alırken veya bir şeyinizi onarıma verirken gösterdiğiniz dikkate sahip olun. Kendinizi gereksiz özentilere kaptırmayın. Sahne hayatı olanlar yaptıkları için gereği olarak giyinirler ve davranışlarını da ona göre tanzim ederler. Sakın onları örnek almayın. Siz henüz hayatın ilk basamağındasınız. Kişiliğiniz ve özellikleriniz sadece size özgü olmalı. Taklitçilikten sakının. Dilerim bu sözlerim kafanızda birazcık olsun yer eder. Unutmayın ki, son pişmanlık para etmez. Hepinize güzel bir gelecek ve mutlu yaşamlar diliyorum. Sevgiyle kalın.