**SEVGİLİ GENÇLER!… BİR KERE DAHA MERHABA DİYORUM SİZLERE**
Dr. Sadık Özen
Sizlerle iletişim kurmaya çalışıyorum, ama bir türlü olmuyor. Acaba bu konuda beceriksiz veya yeteneksiz miyim diye düşünüyorum. Kendimi yokluyorum, öyle olmadığım sonucuna varıyorum. Sabırlıyım ben, bir gün aramızda mutlaka sizlerle bir iletişim kurulacak. Buna inanıyorum. Çünkü tam 49 yıldır, analarınız, babalarınız ve sizlerle iç içeyim. Sorunlarınızı biliyorum. Şu anda yaşamakta olduğunuz şeyleri ben uzun yıllar önce yaşadım. Sitemde güzel bir yazı var: başlığı “Dün, Bugün ve Yarın”. Bu yazıyı okuyun. Ben, sizlerin; dün ve bugün yaşadıklarınız yanında yarın yaşayacaklarınızı da yaşadım diyebilirim. Bana kulak verin… Korkmayın. Aramızdaki yaş farkını da önemsemeyin. Siz benim yaşımda olamazsınız ama ben sizin yaşınızda hissedebilirim kendimi. Bunun için hiç de kendimi zorlamam gerekmiyor. Çünkü yaşadım o günleri, tıpkı bugün sizin yaşadığınız gibi.
Aranızda çok varlıklı aile çocukları olduğu gibi, sıkıntı içinde yaşayan veya orta halli ailelerin çocukları da var. İşte ben bu ortamlarda yaşayanların sahip olduğu olanakların hepsini biliyorum. İnanın bu söylediklerim tamamen doğru. Kimini yaşadım, kimini gördüm, kimilerini de duydum. Anlayacağınız tam gerçeğin kendisiyim ben. Keşke bu sanal ortamda değil de gerçek yaşamda karşı karşıya gelebilseydik sizlerle. İnanın daha güzel anlaşabilir ve daha iyi paylaşabilirdik fikirlerimizi. Bu koşullarda bile güzel olacak birlikteliğimiz. Çünkü sizleri çok seviyorum. Hepiniz sanki bir çocuğum, sanki bir torunumsunuz benim için.
Aramızda iletişim kurulamadı dediğime bakmayın. Aranızdan telefonla arayarak veya ileti göndererek teşekkür edenler bile oldu bana. Tabii, birbirine aykırı gelen fikirleri bir anda paylaşmak mümkün değil. Karşılıklı olarak aklımızın süzgecinden geçirebilmeliyiz konuları. Bunu yapabileceğimize inanıyorum. Size ters gelse de söyleyebileceklerimi, bir an için tepkiyle karşılasanız bile diyeceklerimi, yine de fikirlerimi açıklamaktan ve sizleri eleştirmekten korkmuyorum. Çünkü çok değerlisiniz benim için. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği kuşak olarak ülkemizin geleceğisiniz. Çok iyi yetişmenizi ve sorumluluklarınızı bilmenizi istiyorum.
Öncelikle, bazılarınızın dil konusunda yeterince duyarlı hareket etmediğinizi görüyorum. Soruları yanıtlamak için söze “yahu” diye başlayanlar var içinizde. Veya farkına varmadan başka argo kelimeler kullananlar. İnanın yakıştıramıyorum sizlere. Hepiniz iyi aile çocuklarısınız; aranızda Anadolu ve Fen Liselerinde, Kolejlerde öğrenim görenler var. Bu çeşit sözcükleri konuşmanızı eleştiriyorum. Ben sizlerden kat kat fazla argo kelimeler bilirim. Ama kullanmam bunları, dünyadaki dillerin en güzeli olan Türkçemize saygısızlık etmemek için. Aslında benim kuşağım dil konusunda büyük olumsuzluklarla karşılaştı. İlk ve orta öğrenim çağımızda, ülkemizde genellikle Osmanlıca ağırlıklı bir dille konuşulmaktaydı. Ama bizler büyük çaba göstererek, yeni duruma uyum sağlamaya ve öz dilimizi öğrenmeye çalıştık. Bu yaşıma karşın, öz dilimize karşı saygımı koruyabilmek için Türk Dil Kurumu’nun geliştirdiği yeni sözcükleri de öğreniyorum.
Sizleri, gittikçe ülkemizi istila eden yabancı dillerle birlikte savaşmaya çağırıyorum. Ulusal değerlerimizi koruyabilmemiz için inanın bu konu çok önemli. Şimdi olmasa bile bir gün bunu anlayacaksınız. Yaşınızın gereği olan zevkleriniz, hevesleriniz, eğlence anlayışınız ve giyim tarzlarınız var. Bunlar sizin hakkınız. Zamanında bizler de yaşadık bunları. Bu konuda bağımsız olmak istediğinizi biliyorum. Karışma hakkım da yok. Sadece ölçülü olmanızı öneriyorum o kadar. Zira her şeyin bir ölçüsü olması gerektiğine inananlardanım. Zamanla anlayacaksınız ki, insanlara bir an için güzel görünen şeyler, her zaman için güzel değildir. Hiç değişmeyen ve modası geçmeyen güzellik sadeliktir.
Sizlere; geleneklerimizle bağdaşmayan bazı batı özentilerine kapılmamanızı, sahnelerde kılıktan kılığa giren ve orasını burasını açanları taklit etmemenizi, davranışlarınızı ve konuşmalarınızı onlara benzetmeye çalışmamanızı öneriyorum. Eğer örnek almak isterseniz gerçek sanatçıları, onların giyimlerini, tutum ve davranışlarını örnek almalısınız. En önemlisi de arkadaş seçimi ve arkadaşlık sınırlarının iyi çizilmesidir. Sokaklarda öpüşmeler, duraklarda ve otobüslerde sevişmeler hiç güzel olmuyor ve sahip olduğumuz etik değerlerle bağdaşmıyor. Bunlar; ne arkadaşlık, ne sevgi, ne de aşktır. Sadece cinsel dürtülerin olur olmaz ortamlarda açığa vurulmasıdır. Zamanı geldiğinde hakkınız olan her şeyi gerektiği şekilde yaşayacaksınız. “İbadette gizli, kabahatte gizli” diye bir atasözümüzün olduğunu unutmayın. Adımlarınızı ölçülü atın, ne kendinize ne de arkadaşınıza zarar verecek şeyler yapmayın ve birbirinizin geleceğini karartmayın. İleride pişmanlık duyacağınız şeyler olmamalı.
Unutmayınız ki; insan hak ve özgürlükleri güzeldir, ama asla sınırsız değildir. Şimdi zor anlayacağınız şeyleri, ileride ana-baba olunca çok daha iyi anlayacağınıza eminim. Hepinize; sağlıklı, mutlu ve esenlik dolu günler dilerim.
Sevgiyle kalın.