Yozlaşmanın en belirgin örneklerini teşkil eden hırsızlık, kapkaççılık ve benzeri olayların en önemli nedenlerinden birinin, geleneksel aile yapımızdaki yozlaşma olduğunu söyleyebilirim. Dünkü yazımda sözünü ettiğim “Bireysel ve Toplumsal Yozlaşma” isimli kitabımda bunlara ait birçok somut örnekler vermiş bulunuyorum. Aile terbiyesi almamış, iyi bir eğitim görmemiş, belirgin bir işi ve gelecek için güvencesi olmayan bireylerin, her gün karşılaştıkları kötü örneklere özenerek, kötü nitelikli eylemlerde bulunmalarını bir yerde doğal karşılamak gerekir. Önemli olan, onları bu pis işleri yapmaya zorlayan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Ama, biz bunu yapmak yerine sadece seyirci kalmakla yetiniyoruz. Örneğin, geleneklerimize aykırı olarak, sokak ortasında sevişenleri gördüğümüzde onları seyretmekten başka ne yapıyoruz? İçimizde; bu tür şeyleri yapanlara bir uyarıda bulunma gereği duyan veya cesareti gösteren oluyor mu? Üstelik her geçen gün bu gibi şeyler doğal karşılanmaya bile başladı. Sevgililer gününde ve bazı dış kökenli müzik organizasyonları sırasında bu söylediklerimi kanıtlayan birçok şeye tanık olduk. Hatta içimizde, bunları görerek, “Aman, gençler de ne güzel sevişiyorlar” diyenler bile var. Bazen, bu konular üzerinde yaptığımız sohbetler sırasında, yaptığım eleştirilere, “Çocuklara dokunma, artık bu gibi şeyler çağdaş yaşamın gereği oldu” sözleriyle karşı çıkanlar oluyor.
Bana göre ve geleneklerimize göre, bir yozlaşma olarak kabul edilmesi gereken bu durumlara hoşgörü ile bakanların sayısı her gün biraz daha artıyor. Aileler bu konuyu ciddi olarak ele almadıkça ve çocuklarıyla biraz daha yakından ilgilenir hale gelmedikçe, yani geleneksel aile yapımızdaki yozlaşma düzelmedikçe ileride daha kötü sorunlarla karşılaşacağımız kesin.
Bu konuyla ilgili olarak ileri süreceğim hususların, bazı kişilerce yadırganacağını ve hatta olumsuz tepkiler alacağımı biliyorum. Ancak, bu bir görüştür. Karşı çıkanlar olsa bile, ben yine de fikirlerimi savunuyor, halkımıza aktarmak, onlarla paylaşmak ve tartışmak istiyorum. Paylaşmaya çalıştığım fikirlerime katılanlar olacağından ve bana destek verecek birileri çıkacağından umutluyum. Dilerim aldanmamış olurum.
Geçenlerde, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı bir araştırma açıklandı. Hırsızlık ve kapkaççı olaylarının çoğalmasında, komşuluk ilişkilerindeki zayıflığın, gün geçtikçe artan bu olumsuzluklarda en büyük etkenlerden biri olduğu sonucuna varılmış. Bu saptama kesinlikle doğrudur. Geleneklerimizde var olan iyi komşuluk münasebetleri artık tarihe karışıyor. Aynı sitede yaşayan insanların büyük çoğunluğu, komşu ziyaretleri yapmak şöyle dursun, birbirlerini tanımıyor ve selamlaşmıyorlar bile. Atasözlerimiz arasında yer alan, “Komşun aç ise sen tok yatamazsın”, “Ev satın alma, komşu al”, “Altın eşiği olan, gümüş eşiği olana muhtaçtır” sözleri unutuldu artık. Bayramlarda, Cuma namazlarında, dini sohbetlerde ve vaazlerde komşulukla ilgili olarak yapılan öğütlere de aldırış eden yok. Bu çeşit yakınlaşmalar olmadığı gibi, apartman kapılarının, kimlik sorulmadan sorumsuzca açılması da, hırsızların işini kolaylaştıracak bir nitelik taşıyor. Ah insanlar, bugün komşumun başına gelenler yarın benim başıma da gelebilir diyerek, biraz duyarlılık gösterip dikkatli olabilseler, hırsızlıkların önlenmesine belki de birazcık katkı sağlamış olabilirler diye düşünüyorum.
Komşuluk ilişkilerinin bu derece yozlaşmasında, iç turizmi ve ekonomiyi canlandırmak amacıyla, hükümetlerin, tatil sürelerini uzatmalarının büyük payı olmalı. İşin sosyal yanını hesaba katmadan, sadece ekonomik kaygılarla iki günlük tatillerin dört-beş güne çıkarılması, komşuluk ilişkilerinin, hatta yakın akraba ve aile içi ilişkilerin bile zayıflamasına neden oluyor. Cebine birkaç kuruş harçlık koyan valizini topladığı gibi uzak veya yakın bir seyahate çıkıyor. Parası çok olanlar da; Avrupa, Amerika, Kuzey Ülkeleri, Uzak Doğu ülkelerine koşuyorlar. Baksanıza, şu Tsunami felaketine uğrayanlar arasında bile bir hayli vatandaşımız vardı. Son günlerde, bir de Dubai çıktı başımıza. Hele, ünlü birinin yedi yıldızlı bir otelde, sevgilisinden çocuk peydahlamasından sonra Dubai’nin cazibesi daha da arttı. Galiba yaşam bir başka oluyor Dubai’de. Hırsızlık, kapkaççı, komşuluk ilişkileri, tatil derken nereden nereye geldik. Ama inanın, bütün bu şeylerin birbiriyle bağlantıları var. Çünkü ortak paydaları aynı: YOZLAŞMA…
Devamı yarın.