Türk Ulusu’ nun geleceğinin güvencesi olan Türk Gençliği, bir bütün olmalı ve bir bütün olarak kalmalıdır. Politikacıların siyasi çıkarları uğruna gençliğimizi ayrıştırma çabaları son derecede yanlıştır. Onların, doğru olmayan bilgilerle, belli bir siyasete yönlendirilme çabaları olacak şey değildir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti kavramı her türlü siyasetin üstündedir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; gençliği bir bütün kabul ederek; hiçbir ayırım yapmadan, hitabına “Ey Türk Gençliği” diye başlamıştır. Kurduğu cumhuriyeti, ayırım yapmadan Türk Gençliğinin tümüne emanet etmiştir. Söylevinde ayırımcılık anlamına gelen tek bir sözcük kullanmamıştır. Eğer Türk Gençliği birtakım bölüngülere uğratılacak olursa, ileride altından kalkılamayacak ağır sorunlarla karşılaşılacaktır.
Cumhuriyeti kuranlar, Kurtuluş Savaşımızı başlatan, Gazi Mustafa Kemal ve yakın arkadaşlarının kumanda ettikleri, cephelerde canlarını ortaya koyarak çarpışan, Gazilik ya da Şehitlik mertebesine ulaşan, her rütbeden subaylarımızla, etnik ve inanç ayırımı olmadan, tüm vatandaşlarımız tarafından oluşturulan kahraman ordumuzdur.
Cumhuriyetimizin “Ulus Devlet” olarak kuruluşu ve Anayasamıza; “TC Devleti olarak her türlü ayırımcılığa karşı olduğumuz hükmü”nün konmasının nedeni budur.
Kurtuluş Savaşımız boyunca kahramanca savaşılarak kazanılan zaferlerin görmezden gelinmesi ve “Cumhuriyet milletimize ne kazandırdı, bugün sahip olduklarımızın hepsini biz yaptık” gibi söylemler tamamen gerçek dışıdır. Bunu söyleyenlere “I.ci ve II.ci İnönü Savaşları’nı, Sakarya Meydan Muharebesi’ni, Büyük Taarruz’u ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni de siz mi yaptınız, Tricopis’i siz mi esir aldınız, Yunanlılar’ı denize siz mi döktünüz” diye sorulur.
Ama, tarihimiz ve milletimiz biliyor ki; bütün bunları kazananlar Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve diğer komutanlarımızın kumanda ettikleri Türk Ordusu, yani Türk Milletinin kendisidir. Bunu bilmeyenler; Cumhuriyet tarihimizi, bölücülerin uydurdukları yalanlarla dolu paçavralardan değil, ne idüğü belirsiz internet soytarılarının ürettikleri iftiralardan değil, gerçek tarihçilerin yazdıkları tarih kitaplarından okuyup öğrenmelidir.
Cumhuriyetimizi yıkma çabaları, kuruluşundan itibaren başlatılmış olup günümüzde de devam ettirilmektedir. Kurtuluş Savaşımızın başından 1937 yılına kadar tam 31 tane iç isyan çıkarılmıştır. Bu isyana katılan hainleri hala savunanlar var içimizde. Hatta bu hainlere arka çıkıp, hainleri bertaraf eden ordu mensuplarımızı hain ilan edenler ve Anayasamızın ilk dört maddesini değiştirmeye yeltenenler de var.
Daha iki yıl önce devletimizi yıkmaya çalışan Fetocu hainler ve yandaşlarının yaptıkları 15 Temmuz Kalkışması, içimizdeki hainlerin ihanetlerini dışarıdaki işbirlikçilerle birlikte hala devam ettirilmekte olduklarının kesin kanıtıdır. Genel Kurmay başkanımızdan başlayarak çok değerli komutan ve askerlerimizn hapishanelere atıldıkları unutulmamalıdır.
Tehlike devam etmekte ve Cumhuriyet düşmanları pusuya yatmış beklemektedir. Bu ülkede yaşayan, ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan herkes bu gerçekleri görmeli ve Milli Birliğimizi bozmak için değil, korumak ve güçlendirmek için çaba göstermelidir. Bunu yapmak, bu ülkede yaşayan herkesin namus borcudur.
Ne mutlu Cumhuriyetimizin ilkelerini içlerine sindirenlere. Ne mutlu Türküm diyenlere…
Saygılarımla,
Dr. Sadık Özen